The Sound Of Resilience kolay bir belgesel projesi değildir. Konusu itibariyle ağır bir film olup, prodüksiyon takvimi olarak ta oldukça karmaşıktır. Çoğunluğu İstanbulda geçen filmin bazı bölümlerinin ise Theresienstadt, Auschwitz, Almanya ve Yunanistanda çekilmesi gerekir. Belgesel hem geçmişteki tarihi olayları anlatırken hem de gelecekteki bir konser hazırlığını takip ettiğinden prodüksiyon takvimini değişik zaman dilimlerine bölmemiz gerekecektir. Bütün lojistik ve arşiv araştırma zorluklarına karşın The Sound of Resilience aynı zamanda da evrensel bir belgesel olup 2. Dünya savaşı, Naziler ve müzik konularıyla ilgilenen ve filmi seyretmeye hazır bir seyirci kitlesine de sahiptir. Bu filmin diğer önemli yanı da baş karakterinin bir Türk Musevi kadın müzisyen ve müzik terapisti olmasıdır. Bu durum filme benzersiz bir öğe katarken hem filme şimdiye kadar hiç görülmemiş yeni bir bakış açısı getiriyor.
Yapımcı olarak belgeselin tamamlanmasının bir veya iki yıl alacağını biliyoruz fakat, konusundan dolayı yabancı yapımcıların ve yatırımcıların da filme ilgi duyacağına inanıyoruz ve yapım süreci içerisinde filmi çekerken de Avrupada ki fonlara da başvurmayı planlamaktayız.
Yapımcı olarak belgeselin tamamlanmasının bir veya iki yıl alacağını biliyoruz fakat, konusundan dolayı yabancı yapımcıların ve yatırımcıların da filme ilgi duyacağına inanıyoruz ve yapım süreci içerisinde filmi çekerken de Avrupada ki fonlara da başvurmayı planlamaktayız.
All rights reserved. © the Sound of Resilience 2016